“RUSU KAZISAN, ALTINDAN TATAR ÇIKAR!”
Ayhan SÖNMEZ
Başlıktaki ifâde Avrasyacı düşüncenin en muhtevalı ismi Gumilev’indir. Annesi meşhur bir Tatar şair, babası Rustu. Belki bu aile gerçeği ona Avrasya düşüncesinin temeli olacak bu ifâdeyi tedaî ettirdi.
Herhangi bir Rus, “Tatar” demekle neyi kasteder? Tarihî altyapısıyla birlikte ele aldığımızda görülüyor ki bir kavmi işaret etmekten ziyade daha şümûllü bi anlamı vardır. Araplar’ın bir zamanlar kendilerinden olmayana toptan Acem demesi gibidir bu… Onun için, etnik Ortodoks’dan başkası, yani içindeki bütün müslüman unsurlar Tatar’dır. Hatta, bir etnik Rus müslüman olunca, ona Tatar oldu denmesi, Rus lisânına tuhaf gelmez. Demek ki Tatar kelimesi bir Rus’un nazarında kavmi değil, dinî bir hüviyet belirtir. Tıpkı Batılıların tüm müslümanlara Türk demesi gibi.
Yıllar önce Putin, benzer bir şekilde, hayranı ve çoğu şeyde takipçisi olduğu Stalin gibi, Rusya’nın önündeki en büyük sorunu, en büyük tehlikeyi demografi olarak belirlemişti. Bunun sebeblerini, Stalin’in izinden gitmesi, Sovyetin ani çöküşünün trajedisi ve kızgınlığı, akabinde Kafkasya’da olan savaş gibi vs diye sayabiliriz. Öyle ki Rusya içinde ve dışındaki azınlıkları tehdit sıralamasında birinciliğe kadar yerleştirmişti. Amerika’dan bile daha fazla tehditti onlar ve müslümanlık. Sonradan döndü bundan. Kimse anlayamadı sebebini. Şöyle tuhaf bir şey de oldu bu dönüş esnasında: Amerika terörist diyerek kendi egemenliğine baş eğmeyen müslümanlara tüm dünyada saldırı başlatınca, Asya’da birlikte mücadele etme kararı almışlardı; bu minvalde mutabık olduğu anlaşmaya son anda imza atmadı Putin. Amerika’ya böyle bir şok yaşatmıştı. Ama neden son anda imzadan caydı? Bu ayrı bir bahis, konuyu dağıtmamak için sonraya kalsın…
Geldiğimiz noktada, içindeki farklı etnik grupların, Rusya için çoğu zaman etnik bir Rus’tan, votkaya mübtela, çoğalamayan, üreyemeyen ayyaş bir Rus’tan daha fazla motive olduğunu; daha fazla hamiyet gösterdiğini görüyoruz. Seferberlik firarilerinin etnik çözümlemesi bile bunu teyit eder.
Putin’in demografiyi tehdit olarak görmekten vazgeçme sebebine Avrasyacı düşüncenin üzerindeki tesiri de diyebiliriz. Belki bilemediğimiz veya gündeme gelmeyen başka şeyler de vardır…
Stalin, Müslüman unsurları zorla, korkutarak, yıldırarak cepheye sürmüştü. Nazi saflarında çarpışan Türkistan Lejonu’nun ortaya çıkması bundan dolayı oldu. Ruzi Nazar’ların ortaya çıkması da… Bu çıkışın Türkiye’ye yansımasının Rusya aleyhine menfi tesiri de gözardı edilmemeli.
Şimdi ise durum farklı. Sosyal medyada “müslümanlar, Türkler zorla cepheye sürülüyor” gibi bir algı çalışması olsa da tam olarak doğru değil. Savaşmak istemeyen ve hatta Ukrayna saflarında savaşan Türk ve müslümanlar olduğu gibi -bu da gayet normal, Türkiye’de bile her tür savaşa karşı olan anti-militarist Türkler yok mu? Benzer veya farklı sebeplerle cepheye gitmeme eğilimi tarihin her devrinde her millet içinde az çok olmuştur-, Rusya için savaşa canı gönülden gidenler onlardan daha fazla. Putin, Rusya içinde ağırlığı müslüman olan çeşitli kavimlerin bir Rus’tan daha fazla Rusya dâvâsı güttüğünü görünce acaba ne düşünüyor?