AHLÂK YARAMIZI DERİNLEŞTİREN MEDYA VE İKTİDAR ÜZERİNE
Ahmet ÖLÇÜLÜ
Müslüman anadolu ahalisinin ahlâkı hızla deforme olmaya devam ediyor.
AKP’nin kurduğu İmansız İslâmcılık rejimi, bu ahlâksızlığı tevarüs ettiği laik Kemalist rejimin üzerine adeta tüy dikti.
İşte bir hadise:
Ankara Aile Mahkemesi’nde açılan boşanma davaya göre, Çankırı’nın bir köyünde yaşayan Vedat Ö., 16 yaşındayken babasıyla kavga edince dayısı M.K.’nin evine yerleşti. Yıllarca dayısında kalan Vedat Ö., dayısının eşi S.K. ile ilişki yaşamaya başladı. Askere gidip gelen Vedat Ö., döndükten sonra dayısının ve eşi S.K.’nin kızları F.Ö. ile evlendi, ardından da Ankara’ya taşındı.
Hürriyet’ten Fevzi Kızılkoyun’un haberine göre; Vedat Ö., kayınvalidesi olan anne ile ilişkisine devam ederken, kızı ile de sürdürdüğü evliliğinde iki çocuğu oldu. Vedat Ö. kas hastalığına yakalanınca eşi F.Ö. ile evliliklerinde sorun çıkmaya başladı. Vedat Ö. ile F.Ö., boşanmak için mahkemeye başvurunca yıllardır süren çarpık ilişki gerçeği de ortaya çıktı.
Dayısının 4 çocuğundan son 2 çocuğunun babasının Vedat Ö. olduğu öğrenildi. Yıllardır enişte dedikleri kişinin babaları olduğunu öğrenen çocuklar “babalık” davası açtı.
Ankara’da 2022 yılında açılan ve halen devam eden davalarda dayı M.K. ile yeğeni ve aynı zamanda damadı Vedat Ö. ile çocukların DNA testleri dosyaların seyrini belirleyecek.
Dayı M.K.’nın ise Vedat Ö. ile yasak ilişki öğrendiği eşi S.K. ile boşandığı öğrenildi.
Ahlâksız, haysiyetsiz, şerefsiz troller ise her meselede olduğu gibi bu meselede de yine AKP’yi bu meydana gelen ahlâksızlığın mesuliyetinden sıyırmak adına her hadise karşısında suçlu olarak CHP, laiklik ve Batıcılığı göstermeye devam ediyor.
İktidarda sanki 20 yıldır onlar var…
Sanki ülkede bu ahlâksızlığı AKP yandaşı havuz medyası yaymıyor gibi…
Bakın bakalım CHP’li, laik ve batıcı bilmem ne dedikleri kanallara, AKP’li yandaş havuz medyasındaki ahlâksızlığı yayan yayınların hangisi onlarda var? Şu sabahki kadın programlarıyla, akşamki kimin şeyi kimin şeyinde belli olmayan reyting rekoru kıran dizilerle yayınlan ahlâksızlığa hangi kanalizasyonlar ev sahipliği yapıyor? AKP medyası mı diğerleri mi? O kanallarda bu türden bir program yok ama AKP’nin kanallarında biri bitmeden diğeri başlıyor…
Hayır, o laik CHP’li kanallar temiz demiyorum. Ama ortada bir hastalık var ve bu hastalığı bugün için yayan esas kaynak laik, CHP’li falan dediklerimiz değil, bizzat AKP’li, yandaş olanlar.
“Batıcılık” diye genel bir lâf atıp kaçmak yok, bu Batıcılığı yapan AKP…
Hastalığı tedavi edeceksek, teşhisi doğru koymalıyız.
Yalan söyleyerek, pisliği üreten kanalizasyonları görmezden gelerek, pisliği temizlemek mümkün olabilir mi?
Ama ahlâksız, haysiyetsiz, şerefisz trollerin derdi pisliği temizlemek, milleti pislikten muhafaza etmek değil. Onlar, milletin boş yanlarını istismar etmede seleflerine misliyle fark atan AKP iktidarda kalabilsin diye bunları görmememiz için klasik CHP, laiklik, batıcılık debiyatı yapmaya devam ediyorlar.
Evet, onlar LGBT’yi destekliyor, açıkça ifade diyorlar. AKP ise lafta karşı olduğunu söyleyip, Bülent Ersoy’ları baş tacı etmeye devam ediyor.
Evet, onlar kadın-erkek ilişkilerinde daha rahat görünüyorlar ama bu ülkede kadın erkek meselesine tüy diken İbrahim Tatlıses gibi biri en tepelerde… Hoş, Tatlıses sadece Erdoğan’ın değil, yolundan gittiklerini söyledikleri Özal’ın da gözdeleri arasındaydı ya… AKP’li zenginlerin yedikleri haltların haddi hesabı yok. Ki yeni başlamış da değil, belediyeleri ele geçirdikleri yıllara dayanıyor. Abdurrahman Dilipak bu gibi şeylere biraz değiniyordu, sesini kestiler. Trollük yapmayınca…
Çare ve çözüm mü ne?
Ahlâk, fikrin pıhtılaşmasıdır. Fikrin olmadığı yerde bunun pıhtılaşmasından, yani ahlâktan bahsedilemez ki toplumu değiştirmek ve dönüştürmekten bahsedilebilsin. İnsan kendinde olmayanı başkasına veremez. Toplum, liderin nefsinin aksidir. Yani bu işler lâfta müslümanım demekle olabilecek işler değil. Her şeyden önce fikre bağlılık ve fikir tarafından istilâ edilmiş olmak gerekli. Fikrin istilâ ettiği, fikrin yoğurup biçimlendirdiği ve nihayetinde fikri yaşayan, yaşamayı fikir bilme derecesinde fikir tarafından zaptedilmiş olmak… Ancak böyle bir ferdin şahsında tecellî eden ahlâk topluma malolabilir.
Böyle bir ahlâk için yeni bir fikir ve ruh gerek…
Bu ahlâksız, şerefsiz ve haysiyetsiz troller hemen devreye giriveriyor: Adam Üstad’dan iki kelime kullandı… Evet kullandı, kullanıyor… Ruh yok ama maddesi var… Hariciler de mızrakların ucuna mushaf takmışlardı ona kalırsa…
Ne olacak ki, bazı adamlar da zamanında milletin üstüne uçaklardan ayet ve hadis yazılı kâğıt atıyorlardı. Milleti Batıcı rejimin politikalarına destek olacak, hiç değilse itiraz etmeyecek noktaya çekebilmek, sisteme entegre edebilmek adına kullanılan, gayrı samimi olarak, istismar etmek niyetiyle kullanılan bir şeyle samimi olunan arasındaki farkı göremiyorsan… Ayet ve hadis attı diye ayet ve hadisin emrine mi girdi yoksa o ayet ve hadisi ayet ve hadisin ruhuna aykırı olarak, o ruhu ortadan kaldırıp kendi sistemine müslümanları ram etmek, köle etmek için mi kullanıyor? Adam orada, ayet ve hadisi, ayet ve hadisi hâkim kılmak için değil, ayet ve hadisi yok etmek için kullanıyor. Müslümanları sisteme entegre etmek için… Ayet ve hadis karşısında samimi değil ki adam… Samimiyetle olsa, o ruhun ahlâkını şahsında yaşayan ve yaşatan olur.
Şimdi bunun gibi, sözde müslümanlık yapanlar gibi sözde Büyük Doğuculuk yapanlar…
Büyük Doğu’nun muradı İbda olduğu hâlde… İbdasız Büyük Doğuculuk, Büyük Doğu’nun ruhuna kastetmek, düşmanlık etmek demek. Görüntüde Üstad diyerek, Üstad’ın davasının içini boşaltıp kendi tahtlarına insanları köle olarak bağlamanın vasıtası kılmaya çalışıyorlar.
Bu saikle, bizim ahlâk davamız, İslâm davamız, Büyük Doğu davasıyla, İbda ile, İbda Mimarı Kumandan Mirzabeyoğlu’nun “biz olmadan olmaz!” deyişiyle ayniyet arzetmektedir.
Dün, müslümanların iktidara gelişinin yolunu kesmek adına daha genel çerçevede ayet ve hadis istismarı yapılırken, bugün doğrudan Büyük Doğu istismarının yapılmaya başlanmış olması, Yürüyen Büyük Doğu olarak İbda’nın iktidara ne kadar yaklaştığı ve sisteme karşı esas tehlike oluşu ile İbda’nın iktidarı ele geçirmeye olan yakınlığını göstermesi bakımından bir veri olarak ele alınması gerekendir.
Ruh, fikir, ahlâk ve bunların hayata hâkim kılınması mücadelesi demek olan aksiyon-siyaset…