İMÂNSIZ İSLÂM REJİMİNDE FUHUŞ VE KUMAR

Ahmet ÖLÇÜLÜ

İşbirlikçi imânsız İslâm rejimi ile işbirlikçi Kemalist rejimi temelde aynı esasa göre çalışır: Batı işbirlikçisi olarak kapitalist serbest pazar ekonomisi.

Değişiklik esasta değil, şekildedir.

Mesela, geçenlerde bir fuhuş operasyonu yapıldı. Eskişehir merkezli olarak yedi şehirde birden gerçekleştirilmiş. Bu kadar geniş örgütlenen kadar nasıl haberdar olunmamış oraya hiç girmeyelim de…

Hayır heyecanlanmaya gerek yok, bu tür operasyonlar eskiden de yapılırdı.

Her zaman olduğu gibi ele geçirilen çeteye para cezası verildi, serbest kaldılar.

Suçları izinsiz, ruhsatsız fuhuş yaptırmak, devletten vergi kaçırmak. Yani herhangi bir ruhsatsız iş yapan kişiyle hemen hemen aynı muamele. Ruhsatsız pastane de açamazsınız, fuhuş da yapamaz ve yaptıramazsınız. Kaydınız olacak. Devlet bilecek. Devlet bilecek ve vergisini alacak.

İzinli, ruhsatlı olursa, devlet bir de başınıza güvenlik görevlisi diker ki, siz zina ederken kimse sizi rahatsız etmesin diye.

Gerçi şimdi genelev kaldı mı bilmiyorum, genelevleri kapısında polis ya da bekçi, girip çıkanları kontrol eder, asayişin bozulmasına mani olurlardı.

Benzer şey kumar için de geçerli.

Kumar devlet için büyük bir gelir kapısı.

Gerçi eskiden fuhuş da öyleydi ki, bir zamanlar Matild Manukyan adlı genelev işletmecisi vergi rekortmeni olurdu bu ülkede. Şimdi cep telefonu, internet, şu, bu derken fuhşun pek resmisi kalmadı zannedersem.

Evet, fuhuş gibi kumar da alınan vergiler üzerinden devletin büyük gelir kalemlerinden biri. Fuhşun pek resmisi kalmasa da dolaylı yoldan yine öyle olmaya devam ediyor. Kumarı da devletten izinsiz oynatamazsınız. O işin de tekelleri, babaları var. Devlet bu işin ruhsatını onlara vermiş, onların tertiplediği kumar serbest. Ama ülkede izinsiz, ruhsatsız kumar oynanmıyor değil tabi. Herkes biliyor bu işlerin nasıl döndüğünü. Tıpkı fuhşun nasıl döndüğünün bilindiği gibi ama rüşvet diye de bir şey var. Nihayetinde arada böyle haberler çıkar, ona operasyon, buna operasyon. Maksat hamamın namusu kurtarılsın.

Bu topraklarda kumar ve fuhuş ilk defa Cumhuriyet devrinde sistematize edilmiş ve devletin gelir kalemlerinden biri olarak kayda geçmeye başlamıştır.

Hele ki fuhuş.

Turizm adı altında gerçekleştirilen ahlâksızlık sergisi, ülkenin en temel gelir kaynaklarından biri haline getirilmiştir. Öyle ki turizm olmasa aç kalacağımız söylenir. Kumar içe dönük olarak milleti soymak için tertip edilirken, turizm adı altında işleyen ahlâksızlık mekanizmasında dışarıdan gelen turistlere verilen hizmet üzerinden döviz kazancı esastır. Kızlı erkekli gençlerimiz turizm sezonunda ilgili sektörlerde Haçlı gâvurlarının döllerini memnun etmek üzere bolca istihdam edilirler ve buradan kazanılan döviz gelirini artırdıklarında, siyasî iktidarların bunu medarı iftihar addederek açıkladıklarına şahit oluruz:

-Önceki iktidar döneminde turizm gelirimiz şu kadardı, şimdi bizim sayemizde bu kadar oldu; karnımız da bir güzel doydu. Gençlerimiz de Avrupa kültürüyle ilişki kurdu!

Ne kadar hizmet, ne kadar memnuniyet, o kadar köfte!

Bacasız sanayi diye turizm devlet eliyle teşvik edilir, otel yapılması için krediler açılır, otel yapacaklara hazine arazileri tahsis edilir. İmânsız İslâmcılık rejiminde ülkeye en çok turist getiren, bakan yapılmaya bile başlandı…

Turizm gelirini artırmakla övünenler Büyük Doğu’yu kurmaktan bahsediyor. Turizmden kazandığımız parayla Büyük Doğu’yu kurmak mı?

Buna kim inanır?

Sadece, ahlâksız, şerefsiz, haysiyetsiz troller…

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: