DOĞU-BATI VEYA RUS-NATO SAVAŞI…
Ahmet ÖLÇÜLÜ
“NATO, KIRIM’IN VURULMASINDA ROL OYNADI”
Eski Amerikan istihbarat görevlisi Scott Ritter, gazeteci Jeff Norman ile yaptığı röportajda, Ukrayna Silâhlı Kuvvetleri’nin, Rusya’nın Kırım’daki Karadeniz Donanma Filosu karargâh binasına saldırısına NATO gözetleme ve rehberlik sistemlerinin yardımcı olduğunu söyledi.
“Karargâha plânlanan saldırı, İngiltere, ABD ve NATO’nun katılımı olmadan gerçekleşemezdi” diyen Ritter, Kırım’a yapılan füze saldırısı sırasında ABD Hava Kuvvetleri’ne ait Boeing P-8A Poseidon keşif uçağının havaya kaldırıldığını, bu uçağın istihbarat toplama ve elektronik savaş için tasarlanmış çok gelişmiş bir uçak olduğunu hatırlattı.
ABD’li uzman, bu saldırının Ukrayna’nın Rusya’ya yönelik bir saldırısı değil, NATO’nun Rusya’ya yönelik bir saldırısı olduğunu vurgularken, açıklamasında, “Özellikle eylemleri koordine etmek için uçtuğuna eminim” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz cuma günü Kiev, Sivastopol’a füze saldırısı düzenlemiş, Rus hava savunma sistemleri beş füzeyi etkisiz hale getirmişti.
Rusya Savunma Bakanlığı, füze saldırısında Karadeniz Filosu karargâhının tarihi binasının zarar gördüğünü açıklarken, saldırıda bir askerin hayatını kaybettiğini bildirdi.
Uçakların bulunduğu konumun gerçek zamanlı olarak izlenmesini sağlayan Flightradar uygulamasına göre, Sivastopol’e füze saldırısı sırasında, Karadeniz bölgesinde ABD Hava Kuvvetleri’ne ait Boeing P-8A keşif uçağı bulunuyordu.
Bu tip uçaklar, ABD Hava Kuvvetleri’ne ait RQ-4 Global Hawk yüksek irtifa keşif insansız hava aracı ve E-3A Sentry havadan erken uyarı ve kontrol uçağı ile birlikte sürekli Kırım yakınlarında uçuşlar gerçekleştiriyor.
YA TÜRKİYE?
İşin bizi ilgilendiren bir diğer tarafı da şu:
AKP iktidarı Türkiye’yi NATO’da tutmaya devam ederek daha ne kadar Haçlı şeytan düzenine yardımcı olmaya devam edecek? Yarın bizi de NATO üyesiyiz diye Rusya ile savaşa sokmayacakları ne malûm?
Doğu’yu temsil etmek, Doğu’ya liderlik etmek, tarihî misyonu ifa etmek yerine, Doğu’ya karşı Batı’nın yanında, Batı’nın yancısı olmak…
Gururlanarak ilân ettikleri Türkiye Yüzyılı vizyonunda gözüken şey bu: Batı’nın kapısında bekleyen bir unsur…
Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz.
Kişi, üzerinde olduğu işin zamanı içindedir.
Üzerinde oldukları iş de Doğu’nun değil Batı’nın zamanının gerçekleştiriciliği, Doğu’ya düşmanlık… Bugün, Rusya ile Amerika ve diğer Batı ülkelerinin doğrudan çatışmasının artık kaçınılmaz olduğunun dile getirilmeye başlandığı bir dönemde, bakalım bu iki arada bir derede hâlleri nereye kadar devam edecek? Bundan iddia ettikleri gibi kârlı mı çıkacağız yoksa ifa etmemiz gereken liderlik pozisyonu yerine Batı sığıntısı halleri, günü kurtarmayı kâr bellediğimizden, zararlı mı çıkacağız? Buradan Kârlı çıkan Türkiye değil, günü ve koltuğunu kurtaran AKP oluyor. Bu durum Türk milletinin ruhuna ve tarihî misyonuna ihanetten başka bir şey değil. AKP, koltuğu korumak için bir ona, bir buna yaltaklanan pozisyonunda… Bu da milletin ruhî hissiyatının körelmesine yol açmakta.
Maddî plânda da bir kazanç yok. Yarın aniden bir savrulma yaşanırsa, en kritik zamanda bir anda her şeyin sıfıra çıkmasındansa, bunu bu günden göğüslemek ve yeni stratejik ortaklarla yeni döneme şimdiden hazırlanmaya bakmalı değil mi? Bugün Batı’nın tedarik zincirleri içinde bir tedarikçiden, bir hizmetçiden, Batı için bir ameleden ötesi değilken, Batı’dan koparak kendi dünyamızın efendisi olmayı reddediyoruz.
Niye?
İktidardakiler, koltuğu kaybetmeyi göze alamadığından, bizi, müslüman Anadolu’yu Batı’ya köle kılmaya rıza gösteriyor.
Yarınını düşünen kahraman olmayacağı gibi milleti de lâyık olduğu şahlanışa kaldıramaz. Böyle sünepe yaşamayı kâr bilir. Onların erkekliği atarlanma erkekliğinden başka bir şey değil. Zora gelince de hemen Batı’ya el avuç açıyorlar… Hani seçimden önce “soğan yeriz!” diye kostaklanıyorlardı? Bunu yapacak adam zaten bu güne böyle gelmezdi… Zaten bu zillete böyle katlanmaz, şimdiye kadar masayı çoktan devirirdi. Zira o kadar çok fırsat da geçmişti ellerine. Van Münit’ten sonra olsun, Mavi Marmara olsun, 15 Temmuz olsun… Ne yaptılar ki ne yapabilecekler?
Yapılacakların teminatı, yapılanlardır…
Biz bunların -tabiri caizse- kısa donla gezdikleri hâllerini, cemaziyelevvellerini biliriz. O zaman da kolpacıydılar…
Bu iş karakter işdir, ruh işidir…
Kumandan’ın askerleri yanılmaz!